Baykal: Üniversite sınavı kalkacakCHP lideri Baykal iktidara gelmeleri durmunda üniversite sınavını kaldırıp, mesleki eğitimi özendireceklerini söyledi.ntvmsnbc ve Ajanslar
Güncelleme: 15:48 TSİ 16 Şubat. 2010 Salı
ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal partisinin grup toplantısında öncelikli olarak yaşanan sel baskınlarına değindi.
Baykal, “Trakyamızda çok ciddi bir sel taşkını yaşanıyor. Sular henüz
çekilmediği için hasar tespiti yapılamadı. Her yıl tekrarlayan benzer
olaylara karşı iktidar hiçbir önlem almış değildir. Lalapaşa’daki
barajın bir an önce kurulması gerekiyor” dedi.
Baykal küresel ısınma sebebiyle yaşandığını söylediği su baskınlarına
karşı artık hazırlıklı olmamaız gerektiğini belirterek, önlem alınması
gerektiğini vurguladı.
Dün açıklanan işsizlik rakamlarına bakıldığında işssizlik sorununun
arttığını belirten CHP lideri, “AKP’nin ekonomi politikası işsizliği
ortadan kaldırmaya yönelik bir politika olmamış, büyüme devam ederken
bile işsizlik artmıştır. İşsizlik yüzde 13.1’e çıkmıştır. Ama köylerin
dışında işsizlik oranı çok daha fazladır. Gençlerin yüzde 24.4’ün işsiz
olduğunu görüyoruz” dedi.
Eğitim sorunlarına da değinen Deniz Baykal, “Türkiye’deki eğitimi
politikasında mesleki ve teknik eğitimin niteliğini arttırarak devam
edeceğiz. Türkiye’de milyonlarca insan üniversite kapısında sınava
giriyor. Birkaç yüz bin öğrenci doğru dürüst üniversitede okuyor geri
kalan elinde diploma işsiz kalıyor. Bir CHP iktidarında üniversite
giriş sınavını kaldıracağız. Bu sistem yanlıştır. Mesleki eğitimi
özendireceğiz” yorumunu yaptı.
'TEKEL İŞÇİLERİNİN ACISINI TOPLUM PAYLAŞIYOR'
TEKEL işçilerinin eylemine de yer verdiği konuşmasında Baykal,
işçilerin, sükunetle, sabırla, çile çekerek, bedel ödeyerek bir acıyı
yaşadığını, toplumla da bunu paylaştığını anlattı.
Baykal, işçilerin, kimseye zarar vermediğini, vitrinlere taş
atmadığını, vicdanları harekete geçirmeye çalıştığını ifade ederek,
Türkiye'de de vicdanların harekete geçtiğini söyledi. Baykal, kişilerin
hak mücadelesi verme şansının olabileceğinin gösterildiğini, korkunun
da buradan kaynaklandığını ileri süren Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü;
''(Aman ha burada bastıralım, yol olmasın) anlayışı içine girmişlerdir.
Demokraside yol budur, hak mücadelesidir. 'Sen benim işyerimi
satıyorsun, satarken beni yok sayıyorsun, fabrikanın taşı, duvarı gibi
bakıyorsun, fabrikayı satarken, beni de satabileceğini zannediyorsun,
hala Ortaçağ'daki serf anlayışı senin kafanda, çalışanıyla bunu satarım
diyorsun.'
'Yetim hakkını yedirmem' diyorsan, önce sen kendin yeme o yetim
hakkını. Bugünkü insanlar yetim hakkını yeme alışkanlığı olan insanlar
değil, kendisi yetim, mağdur, mazlum. Onların sırtından kahramanlık
yapmaya çalışıyor. Sözlerinin aslı, astarı yok. En son, 'Kimseye
TEKEL'de ne menkul ne gayrimenkul peşkeş çekilen bir şey yoktur' diyor
Başbakan. Başbakanlık Denetleme Kurulunun raporlarını oku, o raporlarda
bütün bu özelleştirmenin, satışın, nasıl bir peşkeş olduğu, 100 tane
örneğiyle yazılı. Yanlışları teker teker, devletin denetim kurumları,
senin iktidarında koymuş. Sen iktidarı bir kaybedersen, orada birileri
yanlış aramaya kalkarsa, bakalım onlar neler bulur, neler çıkarır.
Peşkeş çekilen bir şey yokmuş, duy da inanma. ''
'HABUR'A GELENLER GÜVENLE GELMİŞ'
Baykal eski milletvekili Hatip Dicle'nin terör örgütü PKK
üyelerinin Habur'da teslim olmalarına ilişkin iddialarını da
değerlendirdi.
Dicle'nin iddialarını mahkemedeki ifadesinde ortaya koyduğunu söyleyen
Baykal, kürsüden bu ifade metnindeki bazı bölümleri okudu. Dicle'nin
ifadesinde, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın teslim olan terör örgütü
üyelerinin tutuklanmamalarına ilişkin olarak ''Hakim ve savcılar
ayarlandı. Geldikleri gibi geçecekler'' sözlerini kullandığının yer
aldığını belirten Baykal, ''Bu tanıklık ortaya koyuyor ki bütün
Türkiye'yi ayağa kaldıran o Habur girişinin arkasında gelenlere
verilmiş bir teminat vardır. Gelenler oraya 'geliyoruz, acaba bizi
tutuklayarak cezaevine atarlar mı?' kaygısı içinde gelmemişlerdir,
güvenle gelmişlerdir'' diye konuştu.
'O BABAYİĞİT YOK'
Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, CHP'nin konuya
ilişkin vereceği gensoru için ''bir şey olmayacağını biliyorlar yine de
veriyorlar'' ifadesini kullandığını söyleyerek, şöyle devam etti:
''Orada oy verecek olanlar senin emir kulunsa, senin kapı kulunsa,
senin talimatınla oy vereceklerse o bizim ayıbımız değil. Biz, tarihe
karşı görevimizi yapıyoruz. Yarın çıkarlar derler ki 'Türkiye'de bu
kadar maskaralık yapılırken, hukukun ırzına geçilirken siz anamuhalefe
olarak ne yaptınız?' Sorumluluğumuzun gereğini yapıyoruz. Zulme engel
olamazsan hiç olmazsa zulüm karşısında tepki göster, boyun eğme. Biz,
yapabileceğimizi yapıyoruz. 'Burada yanlışlık var, haksızlık var'
diyoruz. Ve bunun böyle olduğu da çok açıktır.
Hiçbir vicdani tereddütümüz yoktur, çok net biliyoruz ki bu ayarlanarak
yapılmıştır. Şimdi yalan söyleyerek, korkarak, gerçekleri saklayarak bu
işi örtbas etmeye çalışanlar olabilir ama bu onların ayıbını daha da
artırır. Çıkıp yüreklice 'ne yapalım memleketin menfaati bunu
gerektiriyordu, yaptık' diyebiliyorlar mı? Diyemiyorlar. Bir defa
memleketin menfaatine değil. Ayrıca yaptık diyecek babayiğit... Orada o
babayiğit yok.''
Bu ''ayarlamanın'' kapsamının ve içinde kimlerin olduğunun sorgulanması
gerektiğini de savunan Baykal, böyle bir iddianın başka nelerin
ayarlanmış olduğu sorusunu akla getirdiğini söyledi.