17
Ağustos gecesi Adapazarı'nda yaşlı bi teyze, gece saat 2 buçukta ana
caddedeki apartmanlardan birinin zillerini çalmaya başlamış. Kimse
kadına kapıyı açmamış, hatta uyandırdıkları için, camı açan bağırıp
çağırmış. Üst katlardan bi adam, "Gecenin bu saatinde ne istiyosun
teyze?" diye sormuş. Kadın, "Karnım aç oğlum. Bi parça ekmek var mı?"
deyince adam, "Yok, yok. Allah Allah, gecenin bu saatinde ne bu yahu?"
demiş. Yatağa döndüğünde karısı, yaşlı kadının aç olduğunu öğrenince,
"Keşke verseydik" demiş.
Teyze zillere basmaya devam etmiş. En
üst katta yeni evli bi çift oturuyomuş. Kadının ne istediğini öğrenince
kapıyı açıp yukarı çağırmışlar. Evin hanımı, hemen yiyecek bişeyler
hazırlamış. Kadına eşlik edip beraberce yemişler. Yemek bitince
kadıncağız, "İçimde bi huzursuzluk var. Bi an evvel dışarı çıkalım"
diye yalvarmaya başlamış. Genç çift, sırf kadını kırmamak için sokağa
inmiş. Daha dışarı adım atar atmaz da her yan sallanmaya başlamış.
Depremde o kocca apartman yerle bir olmuş.
O binada oturanlardan
sadece yeni evliler ve kocasına, "Keşke yemek verseydik" diyen kadın
ölümden kurtulmuş. Onu da 3 gün sonra enkazın altından çıkarmışlar.