Korku nedir?
Korku olgusunu tek bir cümlede tanımlamak, kuşkusuz çok zordur. Buna
rağmen korkuyu, irade ve mantıkla kontrol altına alınamayan, insanın
içini daraltan bir yakın tehdit hissi olarak açıklayabilmemiz mümkündür.
Tıbbi açıdan bakıldığında korku �hemen hemen her vakada �soluk beniz,
terleme, titreme veya çarpıntı halleri ile birlikte seyreder. Korku
hastalıkları ise, korkunun şiddetli bir hali olarak kabul edilir.
Korkunun gelişimi
Korkumuz, ancak hayatımız sürecinde gelişen bir olgudur. Yani ne
�dlek�olarak, ne de özellikle cesur ve korkusuz bir insan olarak dünyaya
geliriz. Gözle görülür ilk korku reaksi-yonlarını, bebeklerin dördüncü
ila altıncı ayları arasındaki dönemlerde algılayabilmemiz mümkündür.
Çocukların ebeveynlerinden uzun süre uzak kalmalarına katlanmaları,
içlerinde bu şahısların bir imajını muhafaza edebildikleri sürece
mümkündür.
Sağlıklı Korku �Patolojik Korku
Korku, her şeyden önce sağlıklı ve insanın hayatta kalabilmesine
yardımcı olan bir duygu halidir. Korku öncelikle, hem kendi kendimiz,
hem de çevremizdeki insanlar için sağduyulu ve itinalı olma yetisini
kazandırır bize. Nasıl ağrının beden için önemli bir alarm fonksiyonu
varsa, korkunun da hayati bir önemi söz konusudur. Örneğin korkmadan ve
ağrı hissetmeden ateşe yaklaşabilseydik, hayati tehlike arz edebilecek
yanıklara maruz kalmamız çok kolay olurdu. Yani, korkunun da sağlık
açısından önemli yönleri vardır kuşkusuz. Bu durumda gerçek korku olarak
tabir edilen olgudan bahsedilir: Dışarıdan gelen bir tehlike karşısında
insan; bedenen, hissi olarak ve akıl seviyesinde alarma
geçirilmektedir. Ancak korku olgusunun nasıl yaşandığını veya
algılandığını da herkes bilir. Örne-ğin bize korku veren duruma başka
bir anlam vermek suretiyle: Geceleri evimizde sesler duyduğumuzda, bunu
evde bulunan muhtemel soygunculara değil, örneğin evin içinde dolaşan
kediye yormaya eğilim gösteririz. Ancak makul bir ölçüde gerçek korku
hissine sahip olmak da önemlidir. Bu korkunun dozu, risk taşıyan bir
olayda hazırlıksız yakalanmayacak kadar yeterli olmalı, ancak tepki
gösteremeyecek kadar da (�orkudan donakalma� fazla olmamalıdır. İşte
gördünüz: hem aşırı korku, hem de korkusuzluk derecesine varan az korku
halleri, hastalık özelliklerini taşımaktadır. Aşırı korku halinde
mutlaka yardıma ihtiyacınız var demektir, üstelik yaşam kaliteniz de
kısıtlanmış olacaktır. Ancak korkusuzluk halinde sosyal açıdan topluma
uyumlu ve de başarılı olmanız mümkündür. Korku olgusunun bu her iki
türünün de hastalık niteliği taşımasına rağmen, aşırı korku vakasının
daha önemli olduğu da bir gerçektir.
İnsan, içinde her zaman korkuyu bulabilir. Ancak yeterince derinde
aramasını bilmelidir.
André Malraux (1901�976), Roman yazarı, Fransız Kültür Bakanı ve Sanat
Bilimcisi
Korkuların sınıflandırılması
Korkudan korkuya fark vardır. Bundan dolayı korku bozuklukları, tıbbi
açıdan üç büyük gruba ayrılmaktadır. Bu sınıflandırmada, her bir korku
kategorisinin hasta edici özelliğini vurgulamak için �bozukluk�kelimesi
eklenmiştir.
Korku bozukluğu (genel korku, herhangi bir olguya bağlı olmayan korku)
Panik bozukluğu (veya panik atakları), alan korkusu (agorafobi) ile veya
tek başına seyre- debilir
Fobik bozukluk (belli bir nesneye ve duruma bağlı olarak)
Bütün bu korku hallerinde, normal hal ile hastalık hali arasında kesin
bir sınırlama mümkün değildir. Bu itibarla, önce korkunun hangi boyutta
olduğu sorusunun irdelenmesi gerekmektedir; örneğin genel olarak
nispeten çabuk korku hissine kapılabilen bir kişiliğin hastalık boyutuna
ulaşan derecede korkuya kapılıp kapılmadığı sorusu, önemli bir rol
oynamaktadır. Örneğin sistematik bir şekilde uçağa binmekten korkan,
ancak bunun için mutlaka psikolojik yardıma başvurmayan veya başvurması
zorunlu olmayan çok sayıda insan vardır. Diğer insanların huzurunda
konuşma korkusunun hangi noktadan sonra hayatı kısıtlayan boyuta
ulaştığı ve dolayısıyla profesyonel hekim yardımıyla tedavi edilmesi
gerektiği sorusu da, çoğu zaman kolayca kestirilemez. Aynı şekilde,
örneğin örümceklerden korkmanın ne derece hastalıklı bir durum olduğunu
da bilemeyiz. Konunun daha iyi anlaşılması için öncelikle korku
hastalıklarının üç farklı şeklini biraz daha yakından irdeleyelim.
Genel korku bozukluğu
Korku belirtilerinin çoğu günlerde, en az birkaç haf-ta boyunca devamla
ortaya çıktığı hallerde, genel korku bozukluğundan söz edilir. Bu
bozukluğu teşhis eden doktorun, teşhisine temel aldığı en önemli
belirtiler arasında şu haller de bulunmaktadır:
- Kaygılar (gergin his hali, heyecanlı olma, belli bir olguya konsantre
olmada zorlanma)
- Motorik gerginlik (örneğin titreme, kaslarda gerginlik hissetme, sakin
olamama)
- Aşırı vejetatif (kontrol dışı) reaksiyonlar (örneğin terleme, baş
dönmesi).
Panik bozukluğu
Doktorunuz tarafından önerilen ilacın panik bo-zukluğunun tedavisine
yönelik olması itibarı ile, bu broşürün �anik nedir?�başlığı altında
konu daha ayrıntılı bir şekilde işlenmektedir.
Fobik bozukluk
Fobik bozukluk, daima spesifik bir durum veya obje ile bağlantılı olan
bir korku halidir. Objeye bağlı fobi, örneğin örümcek, yılan veya ateş
gibi belli bir nesneye bağlı olarak ortaya çıkan bir korku halidir.
Korkmak..
İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermediği için.
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için..