Tahliye [değiştir]"W Beach" (Seddülbahir)
İkinci Anafartalar Savaşı’ndan sonraki aylar Gelibolu’da siper
savaşları şeklinde sürmüştür. İki tarafın da taarruz gücü kalmamıştı.
Müttefikler açısından bu dönem bir kararsızlık dönemidir. Onca kayıptan
sonra Gelibolu’yu tahliye etmek kolay verilecek bir karar değildir.
Taarruz için de General Ian Hamilton’un değerlendirmelerine göre en az
ellibin askerlik bir takviye gerekmektedir. Ancak
14 Ekim 1915 günü
Bulgaristan,
İttifak Devletleri safında savaşa girerek
Sırbistan’a
saldırmıştır. Bu gelişme müttefiklerin Çanakkale seferinin varoluş
nedenlerinden birinin ortadan kalkması anlamına gelmektedir. Çünkü bu
sefere kalkışılmasının nedenlerinden biri de Balkan ülkelerinin
İtilaf Devletlerisafında savaşa girmesini teşvik etmekti. Üstelik Bulgaristan’ın Osmanlı
Devleti ile Müttefik olması, Alman İmparatorluğu ile Osmanlı Devleti
arasında kara bağlantısını, dolayısıyla savaş malzemesi nakliyatını
büyük ölçüde kolaylaştıracaktır. Nitekim
29 Ekim1915’de İstanbul’la Almanya arasındaki demiryolu hattı İttifak
Devletleri’nin kontrolüne geçmiştir. Bu demiryolu bağlantısının ilk en
acı belirtisi de Avusturya’dan gönderilen ve cephede 15 Kasım 1915
tarihinde ateşe başlayan 240 mm.lik top bataryasıdır.
Bu tarihten üç gün sonra General Ian Hamilton görevden alınarak
yerine General Charles Monro atanmıştır. Monro cephede yaptığı
incelemelerin ardından
3 Kasım1915’de İngiliz Yüksek Savunma Konseyi’ne cephe hakkındaki görüşünü,
“Gelibolu tahliye edilmelidir” şeklinde bildirmiştir. Bu kolay alınacak
bir karar değildir.
6 Kasım 1915 günü İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener Gelibolu’ya gelmiştir.
15 Kasım’da
Lord Kitchener’in kararı Seddülbahir Cephesi dışındaki diğer iki
cephedeki askerlerin tahliye edilmesi yönündedir. Ertesi gün
16 Kasım’da
Müttefiklerin Selanik Cephesi de General Monro’ya bağlanmıştır. General
Birdwood, General Monro’ya bağlı olmak üzere Çanakkale Müttefik
Kuvvetleri Komutanlığı’na atandı.
Kesin karar
7 Aralık1915 tarihinde verilmiştir. Arıburnu ve Anafartalar Cepheleri’ndeki
Müttefik kuvvetler, Selanik Cephesi’ne kaydırılmış, Seddülbahir
Cephesi’ndeki kuvvetler ise yerlerinde kalmışlardır.
Osmanlı işlemleri
10 Aralık1915 tarihinde başladı. Gizlilik sağlanması amacıyla tahliye sadece
geceleri yapılmıştır. Bir grup asker gündüzleri sahile çıkarılıyor,
cepheye doğru yürüyüşe geçiyorlardı, bu askerler geceleyin tahliye
ediliyor ertesi gün yine sahile çıkarılıyordu. Sahile indirilen boş
cephane sandıkları katırlarla siperlere taşınıyordu. Son birlikler,
postallarının üstüne çorap giyerek siperlerinden ayrılıp sahile
yürüdüler, iskeleye battaniyeler serilmişti.
19 Aralık1915 akşamı son asker de cepheden ayrılmıştır. 20 Aralık 1915 sabahı
götürülemeyen malzeme sahilde ateşe verilmiş, Osmanlı siperleri altına
kadar uzanan tünellerde toplam bir ton kadar dinamit ateşlenmişti.
Anafartalar ve Arıburnu Cephelerinin tahliyesinin hemen ardından
Lord Kitchener’in, Seddülbahir Cephesi’ndeki birliklerin yerinde
kalması yönündeki kararı, “ne amaçla kalması” açısından sorgulanmaya
başlanacaktır. Sonuçta,
27 Aralık1915 tarihinde bu bölgenin de boşaltılmasına karar verilir. Kuşkusuz bu
hatalı bir gecikmeydi. 20 Aralık’tan itibaren Osmanlı tarafı, hiç
olmazsa Seddülbahir Cephesi’ndeki Müttefik askeri varlığını elden
kaçırmamak için mevcut kuvvetleri güney hattına kaydırmaya başlamıştır.
özellikle 240 mm.lik ve daha sonra gelen 150 mm.lik top bataryaları
Seddülbahir Cephesi’nde konuşlanıp ateşe başlamışlardı. Yine de büyük
bir ustalıkla sürdürülen tahliye işlemleri
9 Ocak1916 sabahı, saat 03:20’de tamamlanmıştır. Otuzaltıbin asker, dörtbin
nakliye hayvanı –gemilere alınamayan yüzlerce at, kuzeyde olduğu gibi,
öldürülmüştü- 127 top ve ikibin ton ikmal malzemesinden taşınabilenler,
gemilere yüklenmişti. Taşınamayan malzeme ise yine kuzeyde olduğu gibi
sahilde büyük yığınlar halinde ateşe verilmişti.
Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı
30 Ekim 1918 tarihinin ertesinde,
6 Kasım 1918’de İngilizler Gelibolu’yu işgal ederek Merkez Tahkimatı’na el koymuşlardır.
Mareşal Liman Von Sanders, 25 Nisan akşamından itibaren diğer
bölgelerdeki Osmanlı birliklerini Arıburnu ve Seddülbahir Cephelerine
kaydırmaya başlamıştı. 28 Nisan 1915 tarihinde Seddülbahir Cephesi’nde
de tüm Müttefik askeri karaya çıkartılmıştı ve ileri hareketleri
Osmanlı birlikleri tarafından durdurulmuştu. General Sır Ian
Hamilton’un elindeki tüm kuvvet budur ve ihtiyatı da yoktur. Osmanlılar
ise diğer bölgelerden kaydırdıkları kuvvetlerce takviye
edilmektedirler. Her geçen gün, Hamilton’un harekâtı başarıyla
sonuçlandırma olanağını sınırlamaktadır. Gerek İngiliz gerek Fransız
üst rütbeli subayları, Batı cephesinden kuvvet aktarılmasına karşı
çıkmaktadırlar. Gelibolu harekât alanına, ikinci öncelik verilmektedir.
Ancak Lord Kitchener Gelibolu’daki birlikleri takviye etmeye karar
vermiştir. Mısır’daki 42. Tümen 28 Nisan da gemilere bindirilmeye
başlandı. Fransızlar da 30 Nisan da General Bailloud komutasındaki 156.
Tümen’i, Doğu Sefer Kolordusu’nun 2. Tümen’i olarak Gelibolu’ya
gönderme kararı almıştır. Oysa Alman
Amiral von Tirpitzdaha gerçekçi değerlendirmelerde bulunmakta, “Çanakkale Boğazı düşecek
olursa savaş aleyhimize sonuçlanmış olacaktır” demektedir.